YEMEK TUZSUZ HAYAT KEBEDSİZ OLMAZ

SORUMLULUK AHLAKINI biz insanların önüne koyan BELED Suresini her okuyuşumda Türk Milletinin değerini, değerleri uğruna uğradığı "KEBED"i daha iyi idrak ediyor ve anlıyorum. Bir AKABEDEN/BİR SARP YOKUŞTAN bir başka bir AKABEYE/başka bir SARP YOKUŞA tırmanan milletimle iftihar ediyorum.

Bilmenin ve idrakin mekânı olan ARAFAT'TAN sonra bilginin şuura dönüştürülerek,  amele döküldüğü merkezi yani MEŞ’ARE’yi fazlasıyla hak eden bu milletin mensubu olmakla gurur duyuyorum.

Hakikaten insan nasıl ki çok sıkıntılı aşamalardan sonra yaratılmış ise Alilerin, Hüseyinlerin, Ahmetlerin, Bektaşların, Yunusların, Satukların, Karacaoğlan-Köroğlu-Dadaloğlu-Pir Sultanların, ATATÜRK  lerin var ettiği bu millet de çok sıkıntılı KEBEDLERDEN/AŞAMALARDAN sonra varını var etmiş, millet ve devlet olabilmiştir.

Kebed, aslında ciğer demektir. Yaşamı sürdürmek için en önemli bir organ olmakla birlikte, sahiplenmeyi-sevmeyi-cesareti en iyi ifade eden bir kelimedir. “ciğerparem" sözcüğünü hatırlayınız... Bu sözcüğe kimi, kimleri korsunuz?

Ciğersiz yaşamak mümkün müdür? Ciğersiz var oluşunuzu sürdürmeniz olası mıdır? Ciğersizler, "KEBED"e-zorluklara-meşakkate dayanabilirler mi?

Çok uzaklara gitmeye gerek yok. BAŞBUĞ ATATÜRK'ÜN öncülüğünde MİLLİ MÜCADELEYİ veren Türk Milletinden kalbur gibi bir ciğerinin olduğunu bütün dünya görmedi mi?

Evet, “KEBED" yani MEŞAKKAT içinde yaşayan ve göğüsleyen bir millet varsa. o da hiç şüphesiz Türk Milletidir. KEBEDİNE sebep de ÂMENTÜSÜDÜR. Amentüsünün bedelini tarih boyunca ödeye gelmiş bir millettir Türk Milleti.

Bu kesinlikle bir ayrıcalıktır. Çünkü MİN-EYNE/NEREDEN, Fİ-EYNE/NEREDE, İLÂ-EYNE/NEREYE sorularının yegâne muhatabı, Türk Milletinden başkası değildir. İşte bu soruların cevabı, KEBEDİNE hep vesile olmuştur.

Ne hazindir ki ÂMENTÜ ‘nün BEDELİ olan kutsal KEBED, SOYSUZLAŞMA VE YOZLAŞMA ADINA, giderek HÂR-MÜHRE/KATIR BONCUĞU hükmündeki ideolojiler ve bu ideolojilerin YUMUŞ OĞLANLARI tarafından itibarsızlaştırılmak istenmektedir. Bu konuda iç ve dış bütün şer güçleri ittifak etmiştir.

HAYATI değil de yaşamı önceleyenler için tek çıkar yol, hayatın anlamsızlaştırılmasıdır. Zira hayat, taraftarlarının önüne bir DEĞERLER LİSTESİ kor. Bu listede ne yok ki! Ahlak var, vefa var, zarafet ve nezâket var, hak var, hukuk var, adalet var, liyakat ve ehliyet var, istikamet ve istikrar var, merhamet ve şefkat var, vicdan ve insaf var, muhakeme-mukayese ve muhasebe var, araştırma-sorma ve sorgulama var, hakkı ve hakikati sahiplenmek var, İYİ var, DOĞRU var, GÜZEL var, İNANMA ve inanmama HÜRRİYETİ var, var oğlu var... Hülasa söz konusu liste, ÂMENTÜ ile belirlenen tüm İNSANİ/HÜMİNAL değerleri ihtiva eden bir LİSTEDİR. Aynı zamanda KÜLFETİ -KEBEDİ mucip bir listedir de.

Bilinen o ki bu listede çalmak ve çırpmak yok, yolmak ve yoldurmak yok, dolanmak ve dolandırmak yok, ötelemek ve ertelemek yok, imha ve ihmal yok, fitne ve fesat yok, soysuzluk ve sülalesizlik yok, emanet verileni mülkiyet zannetmek yok, bencillik için harcanan servete yer yok, körlüğe-sağırlığa cevaz yok, DİNDAR DİNSİZLİK yok, kula kulluk yok, ahbap ve çavuş ilişkisi yok, bölme-parçalama yok, yok oğlu yok...

Elbetteki kendini Darvin’in nesnesi yerine konumlayıp, orada kala kalanlar, Hz. Ali’nin HAYATİ DEĞERLER uğruna yattığı o ÖLÜM DÖŞEĞİNE yatmayı, EHL-İ BEYT'in göğüs gerdiği KEBEDİ asla göze alamazlar.

ALİ MEŞREPLİ bu MİLLET ve bu Milletin çocukları ÂMENTÜ ‘nün bedeli olarak, dünya var oldukça bu KUTSAL TOPRAK ‘da KEBEDSİZ olamazlar… BEDELSİZ olarak Zİ-HAYAT/HAYAT SAHİBİ sayılamazlar…

ANCAK BİR UYARIM VAR: BU MİLLETİN SADECE CEMAL SIFATI YOKTUR,CELAL SIFATI DA VAR!.. KOYDUĞUNU KOYDUĞU YERDEN ALMASINI DA BİLİR!

Gülhan HALİLOĞLU